İnternet hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biri haline gelmeye başladı. Her ne kadar kötüye kullanım giderek artsa da ben hala iyiye kullananlarında olduğunu düşünerek bu yazımı onlar için paylaşmak istedim. Bir İngilizce öğretmeni olarak sizlere ilk blog yazımda (TAZE BİR BLOGGER OLARAK) internet üzerinden dilinizi geliştirebileceğiniz faydalı sitelerden bahsetmek isterim. Ondan önce dil öğretimi ile ilgili bir kaç gözlemimden bahsedeceğim.
Dünya'nın en kalabalık nüfusu Çin'de olmasına rağmen İngilizce 'Dünya Dili' olarak adlandırılır. Bu dil bu kadar önemli bir durumda iken 'Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp' diyerek bu dili öğrenmek için kendimizi zorlamamız gerektiğini düşünüyorum. Ancak bir dil öğretmeni olarak tavsiyem tüm yabancı dillerin öğretilirken sevdirilmesidir. Ben öğrencilerime önce kendimi sevdirerek başladım ilk öğretmenlik hayatıma. Gözlemlerimin sonucunu sizle paylaşıyorum: 2-3-4. ve 5.sınıflar beni sevdikleri için derse alakaları arttı. 6. ve 7.sınıflar ise artık ortaokul oldukları için onlarla ilk tanıştığımda İngilizce'ye karşı önyargıları oluştuğu için beni sevseler dahi dersi sevemediler, sıkıldılar. Çünkü, farklı bir şeyler bekliyorlardı. O yaşa gelmişlerdi ve anaokulundan beri İngilizce görmelerine rağmen İngilizce konuşamıyorlardı. Şevkleri kırılmıştı, haklılardı.
Öğrencilere farklı bir yöntem denenmemişti bugüne kadar. İngilizce öğretmeni gelir, klasik bir giriş ile 'Good morning students' der. Sınıfta kullanılan sabit cümleler 'Open your book', 'Be quiet', 'Read the sentences', 'Fill in the blanks' v.s... Ben yazarken sıkıldım :) Çocukları hep kısıtlayan cümleler. Ben böyle olmamaya karar vermiştim. Şu anda uyguladığım sistem çocukların dilden önce beni sevmesi. Sonra aldığım tepki 'Öğretmenim keşke her gün her saat İngilizce olsa!' Çocuk benimle mutlu. Benim yanımda Türkçe konuşması yasak da olsa her gördüğü yerde sarılıp 'I love you teacher' diyen tatlı öğrencilerim. Evet, sonuç bu: Önce hangi dili öğreteceksek o dili sevdirmeli. Öğretmen yaratıcı olmalı. Her konu ile ilgili anında bir oyun, bir güldürü bulmalı. Tabiri yerinde ise sınıfın şaklabanıdır öğretmen :)
Ufaktan öğretmenliğimden bahsettikten sonra, şimdi asıl konumuza geri dönelim. Hep küçüklerden bahsettik. Peki bu büyümüş ve kaderin tokadını yemiş, karşısına iyi bir İngilizce öğreticisi çıkmamış geçmişin İngilizce tembelleri, ama geleceğin mühendisleri, doktorları, hemşireleri, iş adamları, öğretmenleri ne olacak? Onları kim kurtaracak? Dili konuşulduğu yerde öğrenmek gerekir. Ancak hepsinin böyle fırsatları yok. Oturdukları yerden bu işi halletmeleri gerek. İşte onlar için kendim de kullandığım bir kaç site paylaşmak istiyorum.
Şimdilik bu kadar... Bir sonraki konum İngilizce öğretilirken kullanılabilecek etkinlikler olacak ;) Her sınıf seviyesi için ayrı ayrı etkinlik paylaşacağım ;) Görüşmek üzere.. Kocamın blogundan sevgilerle. He bu arada: o da aynı sizin gibi üzülmeyin beni anlıyor ama henüz o da konuşamıyor :)
Dünya'nın en kalabalık nüfusu Çin'de olmasına rağmen İngilizce 'Dünya Dili' olarak adlandırılır. Bu dil bu kadar önemli bir durumda iken 'Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp' diyerek bu dili öğrenmek için kendimizi zorlamamız gerektiğini düşünüyorum. Ancak bir dil öğretmeni olarak tavsiyem tüm yabancı dillerin öğretilirken sevdirilmesidir. Ben öğrencilerime önce kendimi sevdirerek başladım ilk öğretmenlik hayatıma. Gözlemlerimin sonucunu sizle paylaşıyorum: 2-3-4. ve 5.sınıflar beni sevdikleri için derse alakaları arttı. 6. ve 7.sınıflar ise artık ortaokul oldukları için onlarla ilk tanıştığımda İngilizce'ye karşı önyargıları oluştuğu için beni sevseler dahi dersi sevemediler, sıkıldılar. Çünkü, farklı bir şeyler bekliyorlardı. O yaşa gelmişlerdi ve anaokulundan beri İngilizce görmelerine rağmen İngilizce konuşamıyorlardı. Şevkleri kırılmıştı, haklılardı.
Öğrencilere farklı bir yöntem denenmemişti bugüne kadar. İngilizce öğretmeni gelir, klasik bir giriş ile 'Good morning students' der. Sınıfta kullanılan sabit cümleler 'Open your book', 'Be quiet', 'Read the sentences', 'Fill in the blanks' v.s... Ben yazarken sıkıldım :) Çocukları hep kısıtlayan cümleler. Ben böyle olmamaya karar vermiştim. Şu anda uyguladığım sistem çocukların dilden önce beni sevmesi. Sonra aldığım tepki 'Öğretmenim keşke her gün her saat İngilizce olsa!' Çocuk benimle mutlu. Benim yanımda Türkçe konuşması yasak da olsa her gördüğü yerde sarılıp 'I love you teacher' diyen tatlı öğrencilerim. Evet, sonuç bu: Önce hangi dili öğreteceksek o dili sevdirmeli. Öğretmen yaratıcı olmalı. Her konu ile ilgili anında bir oyun, bir güldürü bulmalı. Tabiri yerinde ise sınıfın şaklabanıdır öğretmen :)
Ufaktan öğretmenliğimden bahsettikten sonra, şimdi asıl konumuza geri dönelim. Hep küçüklerden bahsettik. Peki bu büyümüş ve kaderin tokadını yemiş, karşısına iyi bir İngilizce öğreticisi çıkmamış geçmişin İngilizce tembelleri, ama geleceğin mühendisleri, doktorları, hemşireleri, iş adamları, öğretmenleri ne olacak? Onları kim kurtaracak? Dili konuşulduğu yerde öğrenmek gerekir. Ancak hepsinin böyle fırsatları yok. Oturdukları yerden bu işi halletmeleri gerek. İşte onlar için kendim de kullandığım bir kaç site paylaşmak istiyorum.
- Duolingo: Duolingo - Bedavaya İngilizce Öğrenin İlk sırayı Iphone'umda da ücretsiz kullandığım Duolingo uygulamasına ayırmak istiyorum. Bu uygulamanın en güzel yanı, tüm diller seçeneğinin olması. Sadece İngiliz dili değil, aklınıza gelebilecek bir çok dil için pratiğinizi bu uygulamadan yapabilirsiniz. Ayrıca Türkçe dil seçeneği de bulunuyor ;)
- Sesli Ekranlar Bilisim ve Egitim A.S: Voscreen Video tabanlı bir sitedir. Voscreen sitesinde film sahnelerini izleyebilirsiniz. İngilizce öğrenmek kısa İngilizce film sahneleri ile daha eğlenceli olabilir. Hem herkes illa ki aynı hafıza tipine sahip olmayabilir. Bu uygulama da görsel ve işitsel zekaya sahip kişiler için uygundur.
- LinguaLeo: LinguaLeo ile İngilizce Bu uygulamada piyasaya yeni giren uygulamalardan bir tanesi. İlk olarak ilgi alanlarını ve İngilizce dinleme, okuma, yazma ve anlama seviyeni belirleyerek işe başlayabilirsiniz. Eğlendiğinizi göreceksiniz ve kendiniz ile yarışacaksınız ;)
- Khan Academy: Khan Academy: learn math, biology, chemistry, economics, art history and almost anything for free 'Herkes için sonsuza kadar ücretsiz' sloganı ile yola çıkan Khan Academy global bir eğitim sitesi. Tarihten tutunda, matematiğe, sanata varana kadar her türlü ilgi alanınızla ilgili İngilizce eğitim videosu bulabileceğiniz, özellikle bir dersi İngilizce anlatan öğretmenlerimiz için uygun bir eğitim sitesi. Bazı kolejlerde Fen bilgisi, Matematik gibi dersler 'İngiliz Dili' kullanılarak anlatılır. Böyle durumlar için faydalanabileceğiniz bir site.
- Arsen Gasparyan: EngVideos Gramer kitaplarından öğrenemeyeceğiniz günlük konuşma bilgilerini barındıran, başarılı bir interaktif ingilizce öğrenme sitesi. Eğiticiler Kanadalı veya Amerikalı. Anlıyorum ama konuşamıyorum kalıbını zihnine yerleştirip, dilinin kilitlenmesine neden olan kişilerde kilidi açabilecek anahtar olabilir. Kelime anlamları ortamdan ortama farklılaşabiliyor; mesela bir barda içki isteme şeklinden, imao, lol gibi saçma kısaltmaları dahi anlatabilmeye kadar durumu özetlemişler. İş toplantılarında istenmeyen teklifler nasıl reddedillir ve toefl için çeşitli ipuçları...
Kısacası biliyorum, anlıyorum ama konuşamıyorum sorunu, aslında bildiğimiz kelimeleri hangi ortamlarda kullanmamız gerekliliğini bilmememizden kaynaklanıyor. Burada videoları bulunan kişilerin sempatik tavırları; 'özellikle amerika'da veya Kanada'da ingilizce konuşuyorsanız bakın, biz bu kelimeyi (örnek veriyor) burada kullanmayız şöyle bir cümlede (cümle kuruyor) kullanmanız daha etkili olacaktır' gibi öneriler sunarak kafa karşıklığına çözüm sunuyorlar.
Şimdilik bu kadar... Bir sonraki konum İngilizce öğretilirken kullanılabilecek etkinlikler olacak ;) Her sınıf seviyesi için ayrı ayrı etkinlik paylaşacağım ;) Görüşmek üzere.. Kocamın blogundan sevgilerle. He bu arada: o da aynı sizin gibi üzülmeyin beni anlıyor ama henüz o da konuşamıyor :)
YORUMLAR